20 Ağustos 2011 Cumartesi

Sırrı Süreyya Önder Savaş Savunucuları Hiçbir Zaman Bedel Ödemezler


Haysiyet cellatları savaşı kışkırtıyor 
Türkiye'de son günlerde yaşanan gelişmelere dikkat çekmek amacıyla Türkiye Barış Meclisi'nin çağrısı ile bir araya gelen aydın, yazar, akademisyen ve sanatçılar, barış ve barışı savunanların hedefte olduğuna dikkat çekerek, Başbakan Erdoğan'ın "Sözün bittiği yerdeyiz" sözlerine karşılık, "Sözün bittiği yerde bizim sözümüz başlar" dedi.
Türkiye Barış Meclisi, Kürt sorununda gelinen noktaya ve son yaşanan gelişmelere ilişkin Cezayir Restaurant'ta basın toplantısı düzenledi. Toplantıya, barış meclisi sekreteryası üyelerinin yanı sıra, Milletvekili Sırrı Süreyya Önder, Osman Kavala, gazeteciler Veysi Sarısözen, Fatih Polat, Murat Çelikhan ve Nuray Mert, akademisyenler Aydın Çubukçu, Ahmet Torak ve Erol Katırcıoğlu ile Sanatçı Feryal Öney ve MKM sanatçılarının da aralarında bulunduğu çok sayıda kişi katıldı.

Hakan Tahmaz: Her zamankinden daha fazla zarar verir
Toplantıda ilk olarak konuşan Barış Meclisi Sekreteryası'ndan Hakan Tahmaz, bu toplantıyı savaşa "Dur" demek için planladıklarını, ancak savaşın dün Çukurca'da yaşanan saldırı ve hemen akabinde, Türk savaş uçaklarının Kandil'i bombalamasıyla daha da yükseldiğini söyledi. Türkiye'nin 30 yıllık acısından birkaç kez kurtulma fırsatı bulduğunu, ama bunun hem toplum hem de siyaset kurumu tarafından değerlendirilemediğini kaydeden Tahmaz, tüm çağrılara rağmen savaşın bir kez daha devreye sokulduğunu söyledi.

"Cenazelerin, operasyonların gündemden çıkmasının hemen ardından, 15 Haziran tarihine gözler dikildi. Ama bu fırsat değerlendirilmedi" diyen Tahmaz "Bu değerlendirilmiş olsaydı bugün bu acılar yaşanmazdı. Başlayan savaşın toplumda yaşayan herkese, tüm kesimlere geçmişte olduğundan daha ağır faturalarının çıkacağı ihtimali var. Bu nedenle her zamankinden daha fazla barış sesini yükseltmeliyiz" dedi.

Başbakan'ın "Sözün bittiği yerdeyiz" sözünü eleştiren Tahmaz, "Bu tehdit 'demokratik alanı, benim gibi düşünmeyeni düşman ilan ederiz' anlamına gelir" dedi.

Prof. Katırcıoğlu: Sözün bittiği yerde bizim sözümüz başlamalı
Ardından konuşan Prof. Dr. Erol Katırcıoğlu, "Sözün bittiği yerdeyiz" diyen Başbakan'a cevap vererek, "Sözün bittiği yerde bizim sözümüz başlamalı" dedi. Gerek 1971 gerekse 80 darbesinde siyasetin rafa kaldırıldığını ve sonuçlarının darbe olduğunu söyleyen Katırcıoğlu, bugün de bu yanlışa düşülmemesi gerektiğini kaydetti. Katırcıoğlu, Emek Demokrasi ve Özgürlük Bloku vekillerinin de Meclis'e gitmesini ve barışın sesini, taleplerini orada dile getirmelerini istedi.

Ahmet Torak: Blok ulusal ve uluslararası alanda temaslarda bulunmalı
Bilgi Üniversitesi'nden Ahmet Torak ise, "Topyekun bir savaş başlamıştır. Ama yapacak birçok şey vardır. Öncelikle bloğun gerek ulusal gerekse uluslararası düzeyde, yemin edilsin veya edilmesin, şu andan itibaren aktif bir rol oynayarak, gerekli temasları gerçekleştirmesi gerekiyor. Bu temaslar için talepte bulunmalılar" dedi.

Feryal Öney: Tüm sanatçılar barışın sesini yükseltmeli
Kardeş Türküler'in solistlerinden Feryal Öney de, sanatçılara seslenerek, "Sanatın dili her şeye müsaittir. Fakat sanatın dili savaş çığırtkanlığı için kullanılmamalı, Türkiye'deki tüm sanatçılar barışın sesini yükseltmeli" çağrısında bulundu.

Murat Çelikhan: Kürtlersiz çözümden vazgeçilmeli
Akademisyen Murat Çelikhan da, kendilerine dayatılanın sadece ölüm ve şiddet olduğunu söyledi. Başbakan'ın sözlerinin de bu anlamda değerlendirilebileceğini belirten Çelikhan, "Bu şantaja rağmen, savaş çözüm değildir. Barışın sesinin yükseltilmesi gerekiyor. Kürtlersiz çözüm arayışlarından derhal vazgeçilmeli. Muhatapları bellidir. Diyalog yolu açıktır" dedi.

Nuray Mert: Türkiye'nin mezar eve dönüşmesinin önüne geçmeliyiz
Gazeteci Nuray Mert de, bu gelişmelerin sinyallerinin seçim sonrasına dayandığını, BDP'nin YSK tarafından engellenmesiyle, daha da gerildiğini söyledi. Son günlerde yaşanan gelişmeleri ve bunun yansımasını "Ürkütücü" olarak değerlendiren Mert, "Srilanka örneği veriliyor. 'Bu kez Amerika da dur demeyecek' deniliyor. Kürt meselesi Ortadoğu'daki pazarlıklara katılarak, yok sayılmaya başlandı. Amerika 'dur' demese de bizim dur dememiz gerekiyor artık. Bu sesi güçlendirmeliyiz. Türkiye'nin bir mezar eve dönüşmesinin önüne geçmeliyiz" şeklinde konuştu.

Aydın Çubukçu: Tüm aydınlar savaşın hedefinde
Gazeteci-Yazar Aydın Çubukçu ise, "Bütün bunlar kaç kez tekrarlandı ve tekrarlanacak. Kimse hatırlamıyor. Medyada 'katiller ortadan kalkarsa, Kürt sorunu kalmaz, zaten Kürt sorunu yok terör sorunu var' deniliyor. Bu şiddetli bir yanılgıdır. Bu bizi özgürlüklerimizden yoksun bırakmak için bir gerekçedir. Bu ülkenin tüm aydınları şu an bu savaşın hedefindedir" dedi.

Ferda Keskin: Sözü bitiren Başbakan oldu
Bilgi Üniversitesi'nden Ferda Keskin şunları dile getirdi: "Hükümet bir yandan Ortadoğu'da yaşanan çatışmalara çözüm bulma iddiasındadır. Bir yandan ise, kendi sınırları içinde bir savaşı başlatıyor. Bu hükümetin ilkesiz davrandığını göstermektedir. Hükümetin atması gereken adımlar önceden belliydi. Anadilde eğitim ve kültürel haklar güvence altına alınmalıydı. KCK tutukluları serbest bırakılmalıydı. Hatip Dicle'nin vekilliği iade edilmeliydi. Ama hükümet atması gereken bu adımlar yerine, savaşçı dil kullanmış, 'Söz bitmiştir" demiştir. Aslında sözü bitiren Başbakan oldu."

Vedat Türkali'nin kızı sanatçı Deniz Türkali ise, "Ne yapıp yapıp bu savaşı bitirmeliyiz" dedi.

Sırrı Süreyya Önder: Haysiyet cellatları savaşı kışkırtıyor
Son olarak konuşan milletvekili Sırrı Süreyya Önder de, savaş savunucularının hiçbir zaman bedel ödemediklerini söyledi. Ama en büyük bedeli her zaman barış gibi ulvi bir kavramı savunanların ödediğine dikkat çekti. Önder, "Haysiyet cellatları, güvercin kasapları, savaşı bugün de kışkırtıyor. Bu ülkenin hafızası olan kardeşlerimiz bu cellatların önüne atılmak isteniyor" dedi.

'Onurumuzla gideceksek gideriz'
Kendilerine yönelik "Meclise dönün" çağrısına ilişkin ise Önder şunları belirtti: "İzzetimizle, onurumuzla gideceksek, gideceğiz. Haysiyetimizi, portmantoya astığımız zaman, bizim bizden beklediğiniz taleplerinizi de yerine getirmemiz mümkün olmayacak. 'Tükürdüklerini yalayacaklar' gibi bir zihniyetin çapulculuklarına asla gelmeyeceğiz. Bizim tarihimizde boyun eğmek yoktur. Hapishane ise başımız üstüne, ölümse ne yapalım" dedi.

Konuşmasının sonunda dün çatışmada yaşamını yitiren askerlerin acısını hissettiklerini belirten Önder, başsağlığı dileğinde bulundu.

Konuşmaların ardından, Barış Meclisi Sekreteryası ile aydınlar, yazarlar ve gazeteciler basına kapalı bir toplantı düzenledi. Toplantıda önümüzdeki günlerde neler yapılabileceği konusunun ele alındığı belirtildi.


(diha)